1 Mayıs 2016 Pazar

Dudak Payım


Aşk düşmese de payıma, aşka düşmeye hep gönüllüydüm. Neyin var diye sorulduğunda, aslında anlatmak istemiyor değildim, sadece anlaşılmayacağıma emindim. Böyle de oldu zaten, anlaşılmadım. Rica ettim "Anlatmamak susmaktan sayılmasın." dedim, anlamadılar. Kimseyi de suçlamadım. Sevdiğimden vazgeçmek zorunda kaldığım oldu ama sevmekten vazgeçmedim. Sonunda geçtim aynanın karşısına ve "Kusura bakma sana da çok haksızlık ettim." dedim. Bu kez de kendi kendime konuşuyorum iddiasında bulunup kendimle arama girmeye kalktılar. Hem kendime anlatmama izin vermediler, hem de beni dinlemediler. Bana biçilen rolde yaşamaya çalışırken hayatımı, hayatın dudaklarıma pay verdiği ne varsa konuşmadım, sustum. Sonra da tüm sustuklarımı yazmaya karar verdim. Yazdıklarım için "deneme" dediler ama denemekten vazgeçmedim. Hayatın bir oyundan ibaret olduğunu anladığımdan beri insanların ne kadar oyunbozan olduğunu gördüm. Sonra kelimeleri fark ettim ve kelimelerle oynamaya başladım. Çok iyi anlaştık. Hayatımdan gidenler oldu, öyle bir gidiş ki bir daha aklıma bile gelmediler. İşte o aklıma gelmeyenler yüzünden, aklıma geleni yazdım. "Hayatımı yaşıyorum." diye sevindiğim zamanlar da oldu, "Hayatı mı yaşıyorum?" diye sorgulayıp üzüldüğüm de. Sevebiliyor olmaya seviliyor olmaktan daha çok sevindim. Kimde kendimi bulmak istesem daha çok kayboldum. Gidilecek yerler listesinin başına hep kendimi koydum. (Ercan, 2014)


Unknown Baş Deli

2 yorum: