13 Mayıs 2016 Cuma

Çünkü Aşk İlmi Hiçbir Kitapta Yazmaz


 
  Aşkın ne kadar yakınında, ne kadar uzağındayız? Sahi "aşk" denen bu duygu kilometrelerle ölçülemiyorsa uzak ya da yakın olduğunu nasıl bilebiliyor bu insanoğlu? Çözemediğimiz ve çözemeyeceğimiz tüm bu problemlerin yegane sığınağı olan aşk hakkında ne diyebiliyoruz? Daha doğrusu biz aşkı ne diye biliyoruz? Sadakat, güven, sevgi, muhabbet, samimiyet, dürüstlük, ten, tutku... Hangisi aşk? Bence hiçbiri. Tükenebilen hiçbir unsur aşkın tanımı olamaz. Sevmek, katlanmaktır. Sevense, sevdiğine en güzel katlanan. Çünkü aşkta tükenmeyen tek duygudur: "katlanmak" Nedenlerin ve niçinlerin ötesinde, mantığını sustururcasına bir katlanış. Düşünün, hangi beşeri sevgi sonuna kadar aynı yoğunlukta varlığını idame ettirebilmiştir? Aşkın destanını yazan Mecnun dahi bir noktadan sonra Leylasına 'dur!' diyebilmişse sen kimsin ki aştan söz edebiliyorsun? Mecnun dur diyebildi, çünkü onun hasretinin ıstırabına katlanmasını sağlayan sevgi tükendi. Yüreği rotasını safi sevgiden yana, Mevla'ya, çevirdi. Yani katlanmanın olmadığı tek sevgiye, en sevgiliye. Bu düsturu yol edinen bir filmdi size söz edeceğim: Tala va Mes. Yani Altın ve Bakır. Sevginin katlanmak olduğunun en naif kanıtı. Yalnız sevgiliye değil, ondan gelen her belaya da katlanmak. Seyid' in sevgisiyle imtihanı. Şimdi altın mı bakırı tüketti yoksa bakır mı altına rengini verdi, buna yüreğiniz hüküm versin. Ama hükmün hak olması için önce altın ve bakırın hikayesini dinleyin.




Herkes bir ömür cennetin anahtarını aradı, bir hazine ya da bir kimya, bir iksir. Mutluluğun sırrını yanlış şeyde aradılar. Orada olmadığı malumdur. Bu hazineyi hayal edenler, bu hayal ile hazineyi kaçırdılar. Tüm bu mantık tek kelimeyle özetlenebilirdi, ister buna anahtar deyin ister şifre. Ama hiç de öyle karmaşık değildi bu. Yüce Allah bu anahtarı Hz.Musa'ya bir kelimede söyledi. Buyurdu: 'Benim için sev, benim için buğz et.' İşte bundan ötürü tüm amellerin kabulünün anahtarı velayettir. Allah için sevmek. Allah kimleri seviyorsa sen de onları seversin. Allah'tan ötürü sevmek. Allah için sevmek. Kaş ve göz, dış görünüş için değil. Hatta kendi gönlünüz için değil, sadece Allah için. Eğer sevginin mizanı Allah olursa, kimse sizi takdir etmese de yine seversiniz. Vefasızlık görseniz de, doğru olanı yapmaya devam edersiniz. Bu menzile varamayıp yarı yolda kalanlar Allah için çalışmıyorlar. Bu yolda Allah için ne kadar zorluk çekerseniz, ona o kadar çok yaklaşırsınız. "Onu aşkının kimyasından bu kara yüzüm altın oluverdi. Evet, senin lütfunun mutluluğuyla toprak altın olur." Eğer okuduklarınız bizimkiyle aynıysa yırtıp atın kitaplarınızı. Çünkü aşk ilmi hiçbir kitapta yazmaz.
Unknown Baş Deli

2 yorum:

  1. Çok iyi olmuş gerçekten iyi tasvir etmişsin kalemine sağlık.

    Ayrıca bu yaptığını çok takdir ediyorum herkes birşeyler yazar veya yazmak ister ama herkes böyle harekete gecmez güvenmez veya usenir veya başka birsuru saçma sapan sebepler. Ve sonun da olan ise şudur yazı yazma yeteneği isteği her ne varsa korelir. Sen sonuna kadar devam et ve bir yıl sonra dönüp bu yazıları tekrar okudugun zaman kendindeki değişimin yazılı belgeli kanıtını görmenin verdiği o müthiş his başka hiçbirşey de yok.

    Başarılar bereketli dusunceler yazılar inşallah 😉

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim gerçekten. Ayrıca senin bu yaptığını da herkes yapmaz, üşenir. Hatta çoğu insanın yorum yapmaya dahi üşendiği de su götürmez bir gerçektir. Bu sebeple ayrıca teşekkür ediyorum. Bunun yanında verdiğin öğütün de benim tarafımdan önemseneceğini garanti edebilirim. Düşüncenle ve güzel yüreğinle sayfama değer kattığın için minnettarım. :)

      Sil