30 Nisan 2016 Cumartesi

Dikiş De Yaparım Kariyer De


 
Psikolojik deli olarak bugünümü el işlerine ayırmaya karar verdim ve psikoloji notlarını yazdığım defterime bir kap diktim. Aşamalı olarak anlatacağım sizlere.
  • Kumaşçıya gidip zevkimize uygun bir kumaş alıyoruz.
 
 
  • Beğendiğiniz kumaşı defterinizin boyutlarına göre kesip uç kısımları iplik iplik olmasın diye teyelliyoruz. Bunu yaparken kenar kısımlara dikiş payı bırakmayı unutmayalım.
 
  • Daha sonra elimizdeki kumaşı defterin üzerine yerleştiriyoruz ki dikişimiz tam olarak otursun. Ayarladığımız dikiş paylarını göz önünde bulundurarak teyelleri birleştirelim.
 
 
  • Sonuç olarak defterimiz hazır
 

 
Ayrıca 19 yıl sonra gelen minik kardeşim Münteha için de küçük, sevimli iki tane battaniye diktik. Bir tanesi tabi ki de fil detaylı oldu. Umarım benim kadar sever filleri. Aşamaları çok uzun olduğu için sadece sonuçları göstermekle yetineceğim. Haziran ayını sabırsızlıkla bekliyoruz, iyi ki geldin küçüğüm.


Unknown Baş Deli

28 Nisan 2016 Perşembe

Aşk Bir Yolunu Bulur: Kağıt Adam


muchas veces lo que buscas se presenta donde menos lo esperas..

Birçok kez hiç beklemediğimiz hediyeler alırız. Ve o andan itibaren bunu düşünüp dururuz. Kendimizi yorarız, durmadan koşarak. Çırpınırız o hedefi bulabilmek için. Yolu kaybederiz, üstümüz başımız toz olur, kimi zamansa hiç bulamayız o yolu. Fakat bizim arayıp da bulamadığımız o yol, zamanı geldiğinde bir şekilde bizi bulur. En güzel armağanıyla karşımıza çıkar. İşte o an anlarız ki kader karşısında aciziz. Bizim isteyip de yapamadığımız her ne varsa birgün hiç ummadığımız şekilde ve hiç ummadığımız bir zamanda karşımıza çıkar. Ve o andan itibaren tek bir kanun hüküm sürer: "Aşk bir yolunu bulur."


Unknown Baş Deli

An'da Olmak: Kelimelerin Kalbine Yerleşmiş Bir Sır




İtibar Dergisi'nin 33.sayısında okuyup defterime iliştirdiğim Leyla İpekçi'ye ait bir denemeyi paylaşacağım sizlerle...

Ne zamandır boş bir defter gibi gönlüm. Çeviriyorum sayfalarını, okuyabilmek için boşluğun alfabesini. Varlığın yüzünü bana gösteren kelimelerden bir şiir yazıyorum seninle diz dize. Bir sen oluyorum, bir seninle. Harflerime izini düşüren bu kaçıncı şair. Bu kaçıncı dize. Boş sayfaları okuyabilenlerin dilinde, bu hangi sultanıdır acep gönlümün. Gereksiz cümlelerden kurtuldukça boyandığım o engin beyazlık; gerçeğin en yalın halini tercüme ediyor bana. Çokluklarım giderildikçe, tevhidin ifadesi büsbütün canlanıyor defterimin harfsiz dilinde. Anlıyorum ki, kendimi anlatmak ancak gerçeği tamamlamak, onunla bütünleşmek için. Senden önce kendimi ifade etmeyi gerçeği anlatmak sanırdım. Ah! Hangi kendim daha gerçekti ki! Meğer seni bilmekmiş gerçeğin elbisesini bana giydirecek olan. Meğer sensin demekmiş varlığın künhüne dalıp. Sensin. Sensin.. Baştan aşağı şiir olabilme arzusuyla, gecelerin içinde seni bekledim şafak niyetine. Gündüz gözüyle kırdım bütün düz yazıları. Devirdiğim cümleler beni saatlerin dışına taşırdı. Gölgem uzarken ikindilerde, içimden konuştuğum sen oldun giderek, bulutların geçişinde. Üzerini çizdim, karaladım köhnemiş hayat hikayemin. Hatıralarımın bitimsiz tekrarından an'ın eşsiz sonsuzluğuna uzandım. Bilmek istedim çünkü seni. İsmimi sevdiğimin harfleriyle yazmak istedim.



Nazar kıldıkça insana gönül hayrana dolanır,
Acepdir kimi Hak ister kimi butlana dolanır.



Batıl'lardan çok çektim senden önce. Çokluğumun sayısınca silmeye çalışıyorum artık sıfatlarımı. Her seferinde sarp kayalıklara dolanıyorum. İçimin arzından semalarına hicret etmek kolay değil. Zahmetli hep yokuşlar; bazen inmeyi güçleştiren, bazen tırmanmayı...Ah senden bu kaçıncı Mısri bana! Şimdi sen uzaklardasın. Özlemin mesafelerle ölçülen bir niteliği var. Ak denizlerden iç denizlere akan bir su damlasıyım senin ummanında. Uzakları yakınlaştıran bir sezgiye tutundum sıkı sıkı. Ezelden ebede akıyorum sana doğru. Yalnız değilim. Çünkü yalnızlık, sevilmediğini sanmakla başlıyor. Sevildiğini bilmek eşsiz bir rızık. Hepimiz rızkımıza doğru gidiyoruz. Ve bu bilme yolculuğunda kimimiz Hakkı istiyoruz. Kimimiz batılı. Okuyorum; kelimelerin kalbine yerleşmiş bir sır var. Dudaktan dudağa paylaşılan, sessiz derinliklerde. Sevilen'e bütünüyle yöneldikçe tenhalaşan bir dünya var. Rüzgarda sönmeyen bir alev. Tende çıkmayan bir can. Kaybolmayan sevgili. Var. Seni görmeye başladıkça bende görünen bütün alem. Seni kaybettikçe bütün bir alem; bende kaybolan. Ey kelimelerimin sultanı! Parmak uçlarıma yankısını bırakan şair! Dizelerinin şerhini yapıyorum canlı canlı defterimde... Ancak okumayı bilenlerin anladığı bir yazı karakteriyle, senden sana, kendi içinde kendi... Kesintisiz bir Mısri diriliyor... Her sayfanın bitiminde. Seni gördükçe, güzelliğin Efendisi'ni görür gibi oluyorum. Her şey, kendindeki değişmezden bağlanıyor birbirine. Ateş su oluyor. Odun; balık. Alemlerin doğal ışığında her şey sana doğru kapılmış, cezbe halinde.





Gönül verme bu dünyaya, başın uğratma gavgaya
Kazandığın amel bir gün gelir mizana dolanır.

Dillere düşürüp kınadığım ne varsa ve ne varsa kınandığım düşmüş dillerde... Arzumun iliklerinden geçmeyen her kopçayı söküp atacağım dünyanın eprimiş kumaşından. Şimdi burada büründüğüm bütün anlamlar orada suret giyerek konulacak mizana. Ah! Yeryüzünün bütün tozlu topraklı yollarında dolandım, harp edebilmek için senin en azılı düşmanlarınla. Varmak için açık olana, kapatıyorum artık defterimi saltanatına vehimlerin. Çünkü seni bilmek: var oluşun şiirini okumak. Eskimeyen, değişmeyen ne varsa... İçi insan, dışı kainat.





Niyazi kulunun ya Rabb vücudu zenbini mahvet,
Mülazımdır kapında ol sana ihsana dolanır.



Kalmayacak yakında ne kağıdım ne kalemim, sen oldukça varlık. Sesleneceğim vücudumun dağılan tüm kelimelerini çiğneyerek sana. Sesli ve sessiz tüm harflerini silerek vücudumun... Tıkalı bir damar açılacak, kalbin zikriyle. Bir rüyaya dalacağım uyumadan evvel. Kendini açan ve gizleyen her şey için sana yerlerden ve göklerden daha yüce bir gönülle hitap edeceğim. Bir rahmet hazinesi bulacağım. Kaynağına yaklaştıkça her şeydeki güzelliğin. Belki kemale erecek sana yüklediğim anlam, ahirette bürüneceğim suretin izdüşümü olacak bana emanet ettiğin kelimeler. Belki bir nida olacağım göklere yükselen, seni kast ettiğim her an'ın açılışında yankılanan. Ey kalpleri evirip çeviren Rabbim, mecazlar cennetine talip değilim, al beni zat cennetine. Kalemin secde ve kıyamlarında tükenmeyen ol mürekkep!








Unknown Baş Deli

27 Nisan 2016 Çarşamba

Keşke Trenler Küçük Duraklarda Durmasa


  "O zaman gidebilirsin küçük bir mektup üzerinde yazılmış büyük şehirdeki bir adrese.” Heiran. 2009 yapımı naif bir İran filmi. İzlediğim ilk andan beri 'aşk' tanımımı yeniden şekillendiren, sıcacık oyunculuklarıyla gönlümü fetheden bir başyapıt. Shalizeh Arefpoor'un yönetmenlik dehası. Konusuna girmeyeceğim çünkü hazırlıksız olarak yakalanıp kalbinizin eriyişini hissetmenizi istiyorum. Güzel bir görüntü, güzel bir ortam, güzel oyuncular gibi beklentileri ardınızda bırakıp güzel bir aşkı ve masumiyeti izlemenizi temenni ediyorum. İyi seyirler.
"Ben sözümden çıkmadım, sen de çıkma."

Unknown Baş Deli

26 Nisan 2016 Salı

İkna Sanatı




Bugün hayatımdaki problemleri çözmek adına somut bir adım attım. Adım bir: "kendini geliştirmek" Bu konuda ne yapabilirim, diye düşündüğünüzde aklınıza ilk ne geliyorsa bilin ki sizi kurtaracak yegane formül odur. Probleme odaklanın ve çözmek için, bulduğunuz formülün üzerine gidin. Kendimi geliştirmek adına sahip olduğum probleme yönelik bir kitap okudum ve internet üzerinde bu konuya ilişkin çok güzel bir görüntülü anlatı izledim. Şimdi bunu sizlerle paylaşıyorum. Keyifli seyirler sevgili deliler..
Unknown Baş Deli

22 Nisan 2016 Cuma

Herkesin Bir Hikayesi Var






Her şeyin bir hikayesi var, buna bu sayfa da dahil. Nasıl çıktı bu hikaye? Neden bu isim? Önce hikayemizi bilelim. Tamamen bir tesadüfler silsilesi, başlangıcı bilgisayar dersine dayanan. Bir blog açmamız istendiğinde ve önüme blog isminin yazılması gereken alan çıktığında, aklımda tek bir isim dahi yoktu. Ta ki yakın arkadaşımın 'psikolojik deli yazsana.' önerisini duyana kadar. Bu öneriye gülümsedim çünkü esprisini çok iyi biliyordum. Abimin Erasmus aracılığıyla yarım dönem okuduğu Romanya'da tanıştığı bir arkadaşının benim için kullandığı bir tabirdir bu. Ayrıca kendisinin bir doktor adayı olması dolayısıyla koyduğu bu teşhisin doğruluğuna itimadımız tamdır. İsimde benden de bir iz olmasını istediğimden dolayı günlük boyutunu ben kazandırdım. Umarım bu sayede kendim gibi delilerle karşılaşabilirim. Aşağıda söz konusu metni görüyorsunuz. Delilik dolu günler diliyorum…

Unknown Baş Deli

Sevgili Deliliğim








Bu yüzyılda delirmek bir ayrıcalıktır. Herkesin sahip olamadığı bir meziyet. Deliliğinizle gurur duyun sevgili delilik severler. Ben duyuyorum ve bunu fark ettiğim ilk ana -Erasmus'un Deliliğe Övgü isimli kitabını okumaya başladığım an- binlerce kez teşekkür ediyorum. Çünkü o andan itibaren iğreti duranın ben değil, içinde yaşadığım yüzyıl olduğunu fark ettim. Kabullendim ve sayfaya ismini veren resimdeki günlüğü yazmaya başladım. Bu benim hikayem, benim çelişkim ve ne olursa olsun benim yanılgım. Farkındayım, farklıyım. Yazdıklarım herkes için doğru olmayabilir fakat benim için en doğrusu. Ego-sentrik olduğum için değil, yanılgımı dahi kabullenebilme cesaretini gösterdiğim için sürekli ''ben'' diyebilirim. Ama ben daima iki kişiyim.




Unknown Baş Deli